logo

Görünmeyen Büyük Tehlike!

Asbest, 30 yılda 500 bin can alacak

Gelişmiş ülkelerde 30 yıl içinde asbestle temas eden 500 bin kişinin kanserden öleceği belirtildi. Bu kişilerin tıbbi maliyetinin ise 300 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

 

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), dünyada kanser yapıcı maddeler listesinde “asbest”i “kesin kanserojen” olarak tanımlıyor. Avrupa Birliği 2005 yılından itibaren Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde asbest üretimi ve kullanımını yasakladı. Türkiye’de ise 2010 yılında asbest üretimi ve kullanımı tamamen yasaklandı ancak Türkiye hâlâ büyük risk altında. Bu tarihe kadar inşa edilen sayısız ev, devlet dairesi, okul, hastane, askeri üs ve pek çok endüstriyel ürün vasıtasıyla tonlarca asbest halen hayatımızın her anında yer alıyor.

Türkiye’de asbeste maruz kalmanın sağlığa olumsuz etkileri ve gelecek projeksiyonuna ışık tutan en önemli çalışma, 3 Kasım 2012 tarihli “Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı”. 24 üniversiteden 39 öğretim üyesi, dört yabancı danışman ile hazırlanan “Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı”nın en önemli özelliği ise 2030 yılına ışık tutması. Raporda önümüzdeki 30 yıl boyunca gelişmiş ülkelerde, endüstriyel asbest teması nedeniyle 500 bin kişinin kanserden öleceğinin tahmin edildiği, bu grubun mediko-legal maliyetinin ise 300 milyar dolar olacağı vurgulanıyor. Kırsal alanda 2012 yılı itibariyle 1 milyona yakın insanın asbestle temas ettiği belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

“Bu popülasyonun 332 bini asbest nedenli hastalıklar gelişecek ölçüde asbest ile temas ederek risk almış bulunmaktadır. 2012 yılı içinde, 473 köyde asbest içerikli toprak kullanıldığı, buralarda yasayan yaklaşık 88 bin köylünün halen asbest ile temasa devam ettiğini de belirtebiliriz. Halen kırsal alan yaşantısı olan ve gelecek 20 yılda 1646 mezotelyoma, 643 akciğer kanseri olgusu beklenmelidir.”

 

Asbest borular bir an önce değişmesi gerekiyor.

Toplum için büyük risk’

Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Mühendislik Fakültesi’nden Özge Akboğa Kale ve Selim Baradan ile İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Gürkan Emre Gürcanlı tarafından hazırlanan “Kentsel Dönüşüm Sürecinde Asbest Maruziyeti ve Korunma Yöntemleri” başlıklı raporda, kentsel dönüşüm sürecindeki yıkımlarda ortaya çıkan yıkıntıların kaldırılması, depolanması konusunun net bir şekilde tanımlanmadığı belirtilirken, söz konusu sürecin riskler barındırdığı vurgulandı. Raporda, “Risklerden birisi olan binaların hemen hemen pek çok kısmında bulunan asbest ise toplum sağlığı açısından büyük bir risk arz etmektedir. Zira, asbestin çıkarılması ve öğütülüp zenginleştirilmesi kadar sökülmesi işleminde çıkan toz da insan sağlığını ciddi derecede tehdit etmektedir. Mevzuat gereği Türkiye’de asbest kullanımına 2004 yılında sınırlama getirilmiş ve 2011 yılında kullanımı yasaklanmıştır…. Ülke genelinde mevcut bina stoku göz önüne alındığında geçmişte yapılmış, günümüzde kullanılmaya devam eden ve kentsel dönüşüm kapsamında yıkımı gerçekleşecek birçok binada asbest içeren malzemelerin kullanıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla mevcut stokta yapılacak bakım, onarım, güçlendirme ve yıkım işlerinde çalışanlar, aileleri ve aynı çevre komşuları bilmeden ciddi boyutta asbeste maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır.”

‘Sorun denetim eksikliği’

“Asbest ile ilgili yasal uygulamalar sadece evrak üzerinde kalmaktadır. Bunun önlenmesi için küçük ölçekli işletmeler başta olmak üzere saha denetimlerinin sıklaştırılması gerekmektedir. Zira ülkemizin en büyük sorunu, yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen denetim eksikliği nedeni ile bu yasaların etkin bir şekilde uygulanmamasıdır. Son olarak, asbest maruziyetinin sebep olduğu sağlık sorunlarının somut çıktılarının net bir şekilde ortaya konmadığının belirtilmesinde fayda vardır. Sonuçların rakamlarla ortaya koyulması için halk sağlığı uzmanları, göğüs hastalıkları uzmanları, çevre ve inşaat mühendislerinin ortak bir çalışma yürütmeleri gerekmektedir.”

 

Rakamlar ne diyor? 

Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Raporu’ndan yansıyan rakamlar:

Türkiye’de, 1983-1993 yılları arasında 310 bin 748 ton, 1996-1997 yıllarında 60 bin 691 ton, 1995-2005 yılları arasında 100 bin 300 ton olmak üzere, yaklaşık olarak 471 bin ton asbest ithalatı yapıldı. Üretim ise bu rakamın yaklaşık yüzde 10’u kadar oldu. 1983 yılından asbest kullanımının tam yasaklandığı 2010 yılına kadar 500 bin ton asbest Türkiye’de kullanılmış durumda.

Önümüzdeki 30 yıl boyunca gelişmiş ülkelerde iyimser tahminle 300 binden fazla mezotelyoma olgusu bekleniyor.

Türkiye’nin, kırsalında asbest ile temaslı 1 milyon civarında kişi yaşadığı öngörülüyor. Toplam 30 il, 473 köyde asbest karışımlı ak toprak sıvalı veya çatısı örtülü ev olduğu belirlenmiş durumda.

Kırsal alanda asbest teması kesin olan köylüler arasında akciğer kanseri insidansı yıllık, erkekler için 100 binde 135 kişi, kadınlar için 100 binde 47 kişi olarak öngörülüyor.

332 bin 600 kişilik popülasyonda 2012-2033 yılları boyunca gelişecek mezotelyomalı olgu sayısı 8 bin 543 olarak hesaplanıyor. 2033’e kadar akciğer kanserli olgu sayısının 3 bin 337 olması hesaplanıyor. Aynı grupta “diffüz plevral fibrozisli” olgu sayısı, asbest temaslı grup için en az 34 bin 590 olarak tahmin ediliyor.

473 köyde asbest karışımlı ak toprak ile sıvalı ev sayısı, köy başına ortalama beş ev. Asbest karışımlı toprakla çatısı örtülen 2 bin 300 ev bulunuyor.

2012-2033 yılları boyunca ortaya çıkacak mezotelyoma olgu sayısı 14 bin 57 kişi olarak bekleniyor.

 

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/asbest-30-yilda-500-bin-can-gundem-2606478/

 

#

SENDE YORUM YAZ