logo

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 3. Olağan Kongresi yapıldı.

ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 3. Olağan Kongresi’ne katıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, “Bugün, kavgaları görüyorsunuz, ‘Kendimiz olalım’ dendiği vakit bakıyorsunuz koca koca profesörler, partiler, ayağa kalkıyor”  diye belirtti .

Çatladıkapı Sosyal Tesisleri’nde yapılan   AKP – AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’in başkanlığını yapmış olduğu  Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin ( TDED ) 3. Olağan Kongresi’ne yer aldı . Güllüce, burada yapmış olduğu konuşmada, dili olmayan bir vatandaşın kadavra olacağını ortaya koyarak , “Bu milleti kadavra etmek için çok fazla ciddi çabalar olduğu kesin. Bana göre, Karlofça Antlaşması’ndan bu yana  bir kendinden kaçış, kendisi olmama gayreti içinde bir ülkedeyiz” diye açıkladı .

Yerli düşünmek gerekmekde olduğunu , aksi takdirde tüketilenlerin de yerli olmayacağını vurgulayan Güllüce, “Bugün, kavgaları görüyorsunuz, ‘Kendimiz olalım’ dendiği vakit bakıyorsunuz koca koca profesörler, partiler, ayağa kalkıyor, ‘Bırak kendimizden kaçmamız devam etsin, niye kendimize dönelim diyorsunuz’ diyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de şehir merkezinden köylerde yaşamını sürdüren vatandaşlara kadar herkesin kültürel saldırıya uğradığını ifade eden Güllüce, ” Şayet yerli düşünmüyorsanız tükettikleriniz de yerli olmaz ve yerli düşünce temeli üzerine beyninizi oturtmamışsanız dil de dahil yerli olmamaya başlar. Bu ayakkabıdan öğle yemeğine kadar sirayet eder” diye açıkladı .

“Türkiye kedice konuşmayı bıraktı, aslanca konuşmaya start verdi “

Güllüce, müziğin de milleti millet eden unsurlardan biri olduğunu dile getirerek, “Yerli düşünmüyorsanız, müziğin de yerlisini tüketmezsiniz. Onu da tükettirmemek için özel itina harcanıyor. Hayat tarzımızın tümü yerlilikten uzaklaştırılmaya çalışıyor. ‘Neremiz yerli kalmış’ diye sormak gerek ” diye belirtti . Dilin karakter oluşturduğunu, her vatandaşın kendi karakteri olduğunu aktaran Güllüce, Türk milletinin “diğergam” karakterinin öne çıktığını ifade etti .

Çağın vebasının “narsizm” olduğunu kaydeden Güllüce, şunları açıkladı :

” Şu anda göğsünü 40 santimetre öne çıkarıp ‘ben’ diyen bir millet haline dönüştürmenin gayreti var. Benmerkezcilik, bizim milletimizin kültür damarlarında, kodlarında olmayan bir unsurken eğer dil ve kültürünüze hakim olamamışsanız benmerkezcilik başlıyor. Diğergam bir milletten, narsist millete dönüşüm başlıyor. Sekiz cümlelik konuşmada, bunun 10 kelimesi ‘ben’ oluyor.”

“Türkiye kedice konuşmayı bıraktı”

Kedilerin olduğu yere konulan aslanın hikayesini ifade eden Güllüce, sözlerini şu şekilde devam ettirdi :

“Ona ‘Sen kedisin’ diyorlar. O da bir zaman akabinde kedi olduğuna umut ediliyor ve kedice konuşmaya başlıyor. Kediler ‘Sen aslansın. Neden kedice konuşuyorsun’ dediğinde, ‘Hayır, ben kediyim’ diyor. Daha akabinde önüne çok büyük bir tekneyle su getiriyorlar. Aslan, suya bakınca kendini görüyor ve kükrüyor. Kapılar kırılıyor, dışarı çıkıyor ve ormanların kralı oluyor. Türkiye kedice konuşmayı bıraktı, aslanca konuşmaya start verdi .”

“Osmanlı Türkçesi bilmeyenden Türkçe, tarih muallimi (öğretmeni)  olmaz”

Derneğin Genel Başkanı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem de insana ikram edilen en çok büyük nimetin dil olduğunu, insanların “iyi konuşanlar” ve “iyi konuşamayanlar” olarak ikiye ayrıldığını belirtti. Türk milletinin değer vermediği tek şeyin dili olduğunu açıklayan Erdem, şunları açıkladı :

“Bir Osmanlıca’dır gidiyor. Osmanlıca diye bir dil yok. Osmanlıca dediğin vakit  Fransızca, Almanca, İngilizce gibi yabancı bir dil yapıyorsun. Harf devrimi, 1928’de olmasaydı şimdi Osmanlıca diye bir dilden bahseder miydik? Osmanlıca ile Türkçe arasındaki fark, yalnızca alfabe. Osmanlı’nınki de Türkçe, gün içerisinde kullandığımız da Türkçe. Türkçe, beş bin yıldır konuşulan, bin 500 yıldır da yazılan bir dil. Osmanlı Türkçesi diyebiliriz.

Dilimizin karşı karşıya kaldığı sıkıntıların arasında, harf devrimi hep önümüze çıkar. Dünümüzden korkmuşuz. 19. Milli Eğitim Şurası tarihi bir görev yaptı. Tartışmalardan korkmamak gerek . Herkes tartışırken kendini ortaya koyuyor. Birçok insan bu mevzuda cehaletini ortaya koyuyor. Osmanlıca dediğin Türkçedir ve ilk günden günümüze devletlerin dili olmuştur. Yanlış algılardan biri de Karamanoğlu Mehmet Bey’in meşhur fermanıdır. Sanki ondan önce Türkçe yokmuş. Bilmiyorlar ki Mehmet Bey bu fermanı yayınladığında Osmanlı Beyliği’nin de diğer beyliklerin de dili, Türkçe idi.”

Dili yanlışlardan temizlemek için dernek olarak çalışacaklarını ifade eden Erdem, “Osmanlı Türkçesi, imam hatip okullarında mecbur ediliyor, sosyal bilimlerde esasen mecburi. Osmanlı Türkçesi dersini Türkçe muallimi (öğretmeni) mi tarih muallimi (öğretmeni) mi verecek? Osmanlı Türkçesi bilmeyenden Türkçe muallimi (öğretmeni) de tarih muallimi (öğretmeni) de olmaz esasen ” diye belirtti .

Konuşmaların peşinden Güllüce, dernek tarafından yapılan çeşitli kurslara katılanlara katılım belgelerini takdim etti.

Kongreye, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Suşehri Belediye Başkanı Fazlı Yüksel, Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Mustafa Kaçalin, AK Parti Milletvekilleri, AK Parti Sarıyer İlçe Başkanı Salih Bayraktar ve yönetimi ve çok sayıda Belediye Başkan Yardımcıları Bilim Medeniyet Koleji Kurucusu Karabey Yüksel gazeteci-yazar Sibel Eraslan ve Derneğin şube başkanları yer aldı.

Kurulduğu günden beri derneğin yönetiminde bulunmaktan şeref duyuyorum.

 

#

SENDE YORUM YAZ