Son Dakika
Ben “memleketimi anlatmak”, yazmak istiyorum? 20 yıldır bunu yapıyorum…
Arkadaşlarım şaka olarak takılıyor. Hala yazacak konu bulabiliyorsun “bir gün biter ” diyor. Sen mevsimlere yaşanmış hayatlara, tarlalara bağlara, domatesin rengine, iğdenin kokusuna yaylalara dön…
Dönüp bakıyorum yazdıklarıma hepsi bir birinden uzak ve farklı konular. Gölcük köyünden Server teyzeyi kaleme alsam hayatını yazsam yüzlerce sayfayı bulur. Şöyle başlıyor: “39 Erzincan depremi ve yaşanan felaketin şahitlerinden” Akseki Garomlu değirmenci Güleyin İbrahim’i, Koyulhisarlı Uzun İhsan Amcayı… Vay be… Koyulhisar’da Domatesler çiçek açtı. Bahar önümüzden geçmiş gidiyor yaylalar göçtü haberimiz yok” diyoruz.
Yok, çünkü zihinlerimiz kirletildi olumsuzluklar bizleri istila etti.
Baktığımız yere kör olduk. Önceliklerimiz değişti. Ben ise hatırlatmaya memleketimin güzelliklerini yazmaya gayret ediyorum.
Iğdır ormanlarının duman baba tepesinden eteklerine doğru yayılan orman kokuları, bütün Koyulhisar’ı kapsadı. Bundan çok değil on-yirmi yıl öncesinde domateslerimizi hatırlatmak istiyorum…
Bahçelerimizde yetiştirdiğimiz domatesleri usulüne uygun yapamadığından mıdır nedir, eskiyi arar anlatır dururuz. Hiç mi kendimizi mahsullerimizi geliştiremedik. Her sene olduğu gibi bu sene de dert dağları aşmış, ülke çıkmazın duvarına toslamış, “dibe vurduk” diyenlerin haddi hesabı kalmamış. Kendi işinden başka bütün her işi biliyoruz.
Memleketimiz zenginlik içinde. Eski günlerde olduğu gibi sebze ve meyvelerimizi üretmeliyiz. Daha fazla üretmeliyiz. Arıcılıkta oldukça ilerledik. Yeterli mi? Değil… Domatesimizi dünyaya anlatmalı ve tanıtmalıyız. Bahçe ve yol kenarlarında İğde ağaçlarımız çiçeklerini salkım saçak açı versin. Yolumuzdan gelip geçenlere el sallasın:
-Heeey, ben burdayım, burda!… Desin. İğde demek Koyulhisar demek, Domates demek Koyulhisar demek istesin…
Yalansız, riyasız, temiz, saf, doğal bir koku, bir ses olarak bizi sarıp sarmalasın.
Mümkün mü?
Elbette Mümkün!
Umutsuzluk kol geziyor. Gençler memleketini terk etmeye hevesleniyor.
Oysa ben yine her yaz, domates çıktığı zaman, domates fiyatları ile yerli domatesin fiyatını karşılaştıran bir yazı yazardım. Elbette bu yazılarımda bir “hatırlatma” vardı. Her şeyden önce bir yazar yazdığı yazıların okunmasını tartışmasını ister… Geçtiğimiz yaz Koyulhisar’da domates 4 TL’yi gördü. Gönül rahatlığı ile “Ne olur, bir kilo domates alacağınıza, yarım kilo Koyulhisar yerli domates alın daha kârlı çıkarsınız” diyordum.
Bir kaç yıldır dışarıdan gelen sebze ve meyve fiyatları yerli üretimi katlayarak geçti.
Artık yazmıyorum…
İstanbul’dan memleketine giden kendi bahçesinden yiyor.
Belki ve sadece emekliler…
Memleketimizde yazan bir kalem var. Rabbim Ömür verirse yazmaya devam edeceğiz
Ne bahar, ne kiraz, ne de domates, ne de iğde kokusu ülkenin üstüne gittikçe abanan kurşun gibi ağır havayı dağıtamıyor.
Biz Memleketimizi anlatmaya yazmaya devam edeceğiz. Yazacak çok konumuz var…
Selam ve Dua ile
BENZER HABERLER